Page 9 - Beysehir TSO | 2019 Faaliyet Raporu
P. 9

BEYŞEHİR TİCARET ve SANAYİ ODASI 2019 YILI FAALİYET RAPORU





               ticarethane yoktur. ılçenin toplam 271209 hektar alanı olup,bunun 89967 hektarı tarım alanıdır. Bu alanın
               1/3 ‘nü Göl kaplar. Engebeli ve dar düzlüklerde hesaba katıldığında tarım alanı nüfusa oranla yetersizdir.
               Tarımda makinalaşmaya gidilmiş ilaçlama ve gübreleme artarak kullanmaya başlamış,bu gelişmeye paralel
               olarak verim artırılmıştır. Tahıl üretiminde başta buğday, arpa,çavdar ve yulaf gelir. Baklagillerden nohut,
               fasulye,mercimek üretilir. Ticaret ve endüstri bitkilerde, patates,şeker pancarı, haşhaş,ayçiçeği,kuru soğan
               başlıcalarındandır. Bağ ve bahçe tarımında 3650 hektar bağ sahası, 1087 hektar da meyvalık Sahası

               mevcuttur. Orta Anadolu da yetişen her türlü sebze ılçemizde 1265 hektarlık bir sahada yetişmektedir.

          3.1.1 İLÇEMİZİN TARİHÇESİ

          Geçmiş     asırlarda   Beyşehir    Gölünün    de    içinde   olduğu    bölge Pisidya adıyla    anılırdı.

          Pisidya’da Karallia olarak bilinen bir şehir adıydı. Ramsay bu konuyu şöyle değerlendirir; “Biri gölün

          güneydoğusunda,  Trogitisgölü’ne  akan  suyun  ağzında,  diğeri  güneybatısında  olmak  üzere  ihtimal  iki
          şehir  bulunuyordu.  Bu  ikincisinin  Parlais  olma  ihtimali  daha  kuvvetli  olduğu  için  birincisini  Karallia

          olarak kabul etmeniz lazım geliyor.” Yine Ramsay’a göre Karallia Bizanslılar zamanında Skleros adını
          almıştır. Daha sonra harap olan Karallia, Viranşehir adını  almıştır.  Onüçüncü  yüzyılın  ilk  yarısında,

          Selçuklu  Sultanı  Alaeddin  Keykubad  devrinde,  muhtemelen  1240’tan  biraz  önce  çoğunluğunu  Üç
          oklar’ın  oluşturduğu  Türkmenler  tarafından  yeniden  kurulmuştur.  Eşrefoğlularının  hakim  olduğu

          dönemden  itibaren  Viranşehir’in  adı Süleyman  şehir olmuştur. Beyliğin  merkezi  olmasından  dolayı

          geçen zamanla beraber beyin şehri olarak  anılır.  Bundan  dolayıda Beyşehir adını  alır.  Beyşehir adının
          bir de efsanevi hikâyesi vardır.


          Buna göre; Trogitis’de bulunan Seydi  Harun Veli şimdi  kendi  adıyla  anılan  camiyi  yaptırmaktadır.
          Eşrefoğlu  Mehmet  Bey  de  ona  malzeme  yardımında  bulunur.  Sonrasında  gelişen  olaylar  onları  dost

          yapar. Eşrefoğlu, Trogitis’e Seydişehir adını verirken Seyyid Harun Veli de Süleymanşehir’e Beyşehir
          adını  vermiştir.  Görüldüğü  gibi  Beyşehir’in  akıp  giden  zaman  içinde  aldığı  adları  incelerken  tarihinin

          kilometre taşları da hemen belirmektedir. Muhtemelen Beyşehir ve çevresinin tarihi M.Ö 7000’li yıllara
          kadar uzanmaktadır. Yapılan araştırmalar Beyşehir’in daha o dönemde önemli bir yerleşim alanı olduğu

          gerçeğini ortaya çıkarmıştır. M.Ö 5700-M.Ö 5300 arasına tarihlenen Erbaba Höyüğü kalıntıları bunun en

          somut göstergesidir. Kıstıfan Köyü yakınlarındaki höyükteki kazılarda Kanadalı bilim adamları Jacgues
          ve LouisseAlpesBordaz çifti tarafından yapılmıştır. (1968-1975).


           Erbaba  Höyüğü  ile  ilgili  olarak  yapılan  değerlendirme  şöyledir:  “Beyşehir’in  10  km  kuzeybatısında
          deniz  düzeyinden  1130  m  yüksekliğindeki  doğal  bir  tepenin  üstünde,  günümüzden  yaklaşık  7500  yıl

          öncesine tarihlenen  R.Solecki’nin  yörede  yüzey  araştırması  yaparken  bulduğu  höyük,  Jacques  ve
          LuiesseAlpesBordaz başkanlığındaki bir ekipçe kazılmaktadır. Yaklaşık 80 m çapındaki Erbaba’da dört

          kat saptanmıştır.


                                                            8
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14