Page 11 - Beysehir Ticaret Odası - 2018 Yılı Faaliyet Raporu
P. 11

BEYŞEHİR TİCARET ODASI
                                              2018 YILI FAALİYET RAPORU
          Çavuş  Kasabası  yakınlarındaki  Küçük  Höyük  bunlardan  sadece  biri  olup  burada  bulunan  eserlere
          değinmekte fayda vardır. Buluntular arasında tunç eserler, büyük bir çanak, kazan, iki adet kepçe, mızrak

          takımları ve seramik parçaları vardır. Küçük Höyük M.Ö 2000’den altıncı yüzyıla kadar iskân edilmiştir.

          Daha geç dönemine ait seramiğin çok az olmasının sebebini yerleşim yerinin değişmiş olmasında aramak
          lazımdır.  Çukur  kent  Höyüğünde  ise,  ilkel  silah  ve  çanak  kalıntıları  bulunmuştur. Türkiye  Selçuklu

          Sultanı 2. Mesud 1124’te yöremize yönelik fetih hareketlerini yoğunlaştırmışlardır.

          Ankara’dan Eymüroymakları reisi akıncı Nureddin bin Madan Gazi, Beyşehir, Seydişehir, Şarkikaraağaç

          ve Gelendost civarını fetihle görevlendirilmiştir. Beyşehir gölü ile Hoyran Gölü arasına yerleşen Eymür
          Türkmenleri  bugünkü  kasaba  ve  köyleri  kurarak  buralarda  yeniden  Türklüğü  ihya  etmişlerdir.

          Selçukluların  1176’da  Bizans  ordusu  karşısında  elde  ettiği  Miryokefalon  Zaferi  sonrası,  Anadolu’nun
          Türk yurdu olması kesinleşmiş ve Beyşehir çevresine de Türkmenler hakim olmuştur. Anadolu’ya halen

          hâkim  olan  Müslüman  Türk  varlığı  köken  itibarıyla  Türkiye  Selçuklularına  dayanır.  Onlar  üzerinde

          yaşadığımız toprakların  fatihleri  ve koruyucuları olarak bilinir. Beyşehir ve çevresi  de 1075’ten sonra
          Türkiye  Selçuklularının  hakimiyet  alanına  dahil  olmuştur.  13.  yüzyılda  ise  hâkimiyet  kesinleşme

          aşamasına gelmiştir.

           Türkmenlerin Batı Anadolu’ya akınlar yapması Yuhannes’in 1120 yılında sefer yapmasına sebep olur.

          Bu,  sefer  sonunda  Uluborlu  ve  Beyşehir  gölü  civarı  yeniden  Bizanslıların  hâkimiyetine  geçer.  Bu
          noktada, Türkler ile yerli gayrimüslim halkın güçlü bir iletişim köprüsü kurdukları görülür. Şöyle ki: “1.

          Mesud idari  alanda gösterdiği  adaletle gayrimüslim  dahi  kendisine bağlanmıştır. Bundan rahatsız olan
          imparator  YuannisKommenos,  1142’de  Uluborlu’yu  Türker’den  kurtarmaya  çalışırken,  Beyşehir  gölü

          adalarında  oturan  Hıristiyan  halkı  yurtlarından  gemilerle  taşıyarak  ve  zorla  çıkarmıştır.  Zira  onlar,

          Türkler’le  dostluk  ediyor  ve  onlar  gibi  yaşamaya  alışıyordu.”  Peçenekler’in  balkanlardan  yaptıkları
          akınlar, imparatoru İstanbul’a dönmeye mecbur etmiştir.


          Bu gelişmeden de anlaşıldığı üzere Anadolu’da 1071 sonrasında başlayan fetih hareketleri 12. yüzyılın
          ikinci çeyreğine gelindiğinde, Beyşehir civarında da yoğunlaşır ve bu dönemde bölge Türk hâkimiyetine

          girer. Sultan Alaeddin Keykubat döneminde, kültür ve imar faaliyetleri iyice canlanır.

          Buna paralel olarak Beyşehir’ de Kubadabad Sarayı yapılır. Şöyle ki; “Sultan Konya’dan Antalya ve Ala

          iye arasında kış  başlangıcı ve bahar dönüşü  seyahatlerinde göl  kenarında ve bir tepenin  eteğinde inşa
          ettiği Kubad-adab şehri meyve ağaçları ve yeşillikleri, suları, havası ve gölün manzarası ile çok şirin bir

          yerdi.







                                                                                                                 10
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16