Page 9 - Beysehir Ticaret Odası - 2018 Yılı Faaliyet Raporu
P. 9
BEYŞEHİR TİCARET ODASI
2018 YILI FAALİYET RAPORU
ticarethane yoktur. ılçenin toplam 271209 hektar alanı olup,bunun 89967 hektarı tarım alanıdır. Bu alanın
1/3 ‘nü Göl kaplar. Engebeli ve dar düzlüklerde hesaba katıldığında tarım alanı nüfusa oranla yetersizdir.
Tarımda makinalaşmaya gidilmiş ilaçlama ve gübreleme artarak kullanmaya başlamış,bu gelişmeye paralel
olarak verim artırılmıştır. Tahıl üretiminde başta buğday, arpa,çavdar ve yulaf gelir. Baklagillerden nohut,
fasulye,mercimek üretilir. Ticaret ve endüstri bitkilerde, patates,şeker pancarı, haşhaş,ayçiçeği,kuru soğan
başlıcalarındandır. Bağ ve bahçe tarımında 3650 hektar bağ sahası, 1087 hektar da meyvalık Sahası
mevcuttur. Orta Anadolu da yetişen her türlü sebze ılçemizde 1265 hektarlık bir sahada yetişmektedir.
3.1.1 İLÇEMİZİN TARİHÇESİ
Geçmiş asırlarda Beyşehir Gölünün de içinde olduğu bölge Pisidya adıyla anılırdı.
Pisidya’da Karallia olarak bilinen bir şehir adıydı. Ramsay bu konuyu şöyle değerlendirir; “Biri gölün
güneydoğusunda, Trogitisgölü’ne akan suyun ağzında, diğeri güneybatısında olmak üzere ihtimal iki
şehir bulunuyordu. Bu ikincisinin Parlais olma ihtimali daha kuvvetli olduğu için birincisini Karallia
olarak kabul etmeniz lazım geliyor.” Yine Ramsay’a göre Karallia Bizanslılar zamanında Skleros adını
almıştır. Daha sonra harap olan Karallia, Viranşehir adını almıştır. Onüçüncü yüzyılın ilk yarısında,
Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad devrinde, muhtemelen 1240’tan biraz önce çoğunluğunu Üç
oklar’ın oluşturduğu Türkmenler tarafından yeniden kurulmuştur. Eşrefoğlularının hakim olduğu
dönemden itibaren Viranşehir’in adı Süleymanşehir olmuştur. Beyliğin merkezi olmasından dolayı
geçen zamanla beraber beyin şehri olarak anılır. Bundan dolayıda Beyşehir adını alır. Beyşehir adının
bir de efsanevi hikâyesi vardır.
Buna göre; Trogitis’de bulunan Seydi Harun Veli şimdi kendi adıyla anılan camiyi yaptırmaktadır.
Eşrefoğlu Mehmet Bey de ona malzeme yardımında bulunur. Sonrasında gelişen olaylar onları dost
yapar. Eşrefoğlu, Trogitis’e Seydişehir adını verirken Seyyid Harun Veli de Süleymanşehir’e Beyşehir
adını vermiştir. Görüldüğü gibi Beyşehir’in akıp giden zaman içinde aldığı adları incelerken tarihinin
kilometre taşları da hemen belirmektedir. Muhtemelen Beyşehir ve çevresinin tarihi M.Ö 7000’li yıllara
kadar uzanmaktadır. Yapılan araştırmalar Beyşehir’in daha o dönemde önemli bir yerleşim alanı olduğu
gerçeğini ortaya çıkarmıştır. M.Ö 5700-M.Ö 5300 arasına tarihlenen Erbaba Höyüğü kalıntıları bunun en
somut göstergesidir. Kıstıfan Köyü yakınlarındaki höyükteki kazılarda Kanadalı bilim adamları Jacgues
ve LouisseAlpesBordaz çifti tarafından yapılmıştır. (1968-1975).
Erbaba Höyüğü ile ilgili olarak yapılan değerlendirme şöyledir: “Beyşehir’in 10 km kuzeybatısında
deniz düzeyinden 1130 m yüksekliğindeki doğal bir tepenin üstünde, günümüzden yaklaşık 7500 yıl
öncesine tarihlenen R.Solecki’nin yörede yüzey araştırması yaparken bulduğu höyük, Jacques ve
LuiesseAlpesBordaz başkanlığındaki bir ekipçe kazılmaktadır. Yaklaşık 80 m çapındaki Erbaba’da dört
kat saptanmıştır.
8