Beysehir Coğrofyası
Coğrafi konum; fert, toplum ve devlet hayatını şekillendiren en etkili faktörlerden biridir. Beraberinde birçok avantaj veya dezavantajı da getirebilir. Beyşehir bu açıdan oldukça şanslı bir konuma sahiptir.
İlçe, Batı Toroslar arasında yer alan, çukur alandadır. Bu çukurun büyük kesimini Beyşehir Gölü kaplar. Çukurluk gölün güneydoğusunda, Beyşehir ovası devam eder. Toroslar, batıdan ve güneybatıdan yüksek sarp dikliklerle ovaya inerler. Beyşehir’ deki düzlük alanlar bozkırlar halinde uzanır. Çevredeki dağlar ise, ormanlarla kaplıdır. Topraklar verimlidir.
Beyşehir, güney ve batısında Toros sıra dağları, doğusunda Erenler, kuzeyinden Sultan Dağları ile çevrili bir kapalı havza durumundadır. Bu havzaya ortasındaki 651 km2′ lik alandaki Beyşehir Gölü ayrı bir özellik vermektedir. Güney ve batısındaki Toros dağları muhtelif isimler altında bir yelpaze gibi açılırlar. Kartos, Dedegöl, Dumanlı ve Naldöken tepeleri belli başlı silsilelerdir. En yüksek yeri Anamas dağları üzerinde bulunan 2890 m. yüksekliğindeki Dippoyraz Tepesi’dir.
Akdeniz Bölgesi’nin Göller Yöresinde yer alan Beyşehir, önemli bir geçit noktasında da bulunmaktadır. En güney ucu baz alındığı zaman Akdeniz’e olan uzaklığı 65 km civarındadır. Bir set misali araya giren Toroslar, yöreye Akdeniz’den ayırmıştır.
Doğusunda Konya, kuzeyinde Doğanhisar, Hüyük ve Ilgın, kuzeydoğusundan Derbent, kuzeybatısından Şarkikaraağaç ve Eğirdir, batısında Yenişarbademli, güneybatısından Sütçüler, güneyinden Derebucak ve güneydoğusundan Seydişehir ile çevrilidir.
İlçenin iklimi Akdeniz ve İç Anadolu İklimi arasında iklim olup, yazları kısa ve serin, kurak, kışları ise soğuk geçmektedir.
Gölün tesiri ile bölge iklim yönünden etkilenmekte, gölden uzaklaştıkça Orta Anadolu iklim şartları kendisini hissettirmektedir. Göl civarı, çam, sedir, ardıç, köknar ve meşe ağaçları ile orman halindedir.
AKARSU VE GÖLLER
Anamas ormanlarından gelen Kızıloğlu deresi, Huğlu tarafından gelen Hanboğazı deresi ,Karaburun mevkisinden göle karışan Soğukpınar, Elze deresi, Üstünler Çayı, Kavak çayı, Yeşildağ civarından gelen Kuru Dere, Doğanbey civarından gelen Sarıöz Deresi ve Sadıkhacı ‘dan çıkan Eflatunpınar Çayı gibi küçük bazı akarsuları vardır.
Yöredeki en önemli akarsu, Konya ovası sulama projesi’nin ana kaynağı niteliğindeki Çarşamba Çayı’dır.Akarsuyun APA Barajı’na kadar olan kısmı Beyşehir Kanalı olarak bilinmektedir.Bozkır’ın Pınarcık Köyü yakınlarındaki Mavi Boğaz’ında kanala karışan bir çay dikkat çeker.Bozkır’ın güneyindeki dağlardan çıkan ve merkezinden de geçen bu çayın Beyşehir Kanalı’na adını verdiği düşünülebilir.
Beyşehir Gölü sularını Konya Ovası’na Sulama Projesi çerçevesinde ovaya taşıyan kanalın uzunluğu 210 km civarındadır. Kurulurken 530000 dekar alanı sulaması düşünülen kanal sayesinde, daha sonra 1 300 000 dekar alanı sulamak mümkün olmuştur. Ortalama su hacmi 2 790 000 000 m3 olan Beyşehir Gölünden kanal vasıtasıyla yılda 150 minyon m3 civarında su alınırken zaman içinde bu miktar arttırılmıştır.Gölden çıkan suyun büyük bölümü yolda kaybolduğu için Apa Barajı ve kanalı bakıma alınmıştır. Kanala 1994 ‘ ten bu Yana belirli bir program dahilinde su verilmektedir.
Anamaslar üzerinde yer alan Karagöl bir krater gölü niteliği taşır.Yükseltisi 2500 m olup, 15 dekarlık alanı kaplar. Beyşehir gölü ise bölgenin en önemli ve ülkemizin sayılı göllerinden biri özelliğini taşır. Bu sebeple, Beyşehir gölü’nü ayrı bir başlık altında tanımaya çalışacağız.
Göl çevresi 20.02.1993 tarihi itibariyle Milli Park Statüsü’ne alınmış olup, milli park alanı 88750 hektardır. Antalya Körfezine 100-140 km mesafededir.Göl sularını 115 ile 1125 kodları arasında depolar. Azami kodlarda göl sathı 800 km2 ‘ye ve depoladığı su 6 milyon m3’e ulaşır.Gölün denizden yüksekliği 1116 m’dir.Eni 10-25 km, kuzeybatı ve güneydoğu doğrultusunda 42 km boyutlarındadır.Suyu tatlı olup tabii göl vasfı taşır.Yeraltından Manavgat Çayı ile Akdeniz’e ulaşır. Toros’lardan akan yağmur suları ve akarsulardan ziyade gelirinin büyük çoğunluğunu yeraltı kaynakları oluşturmaktadır.Beyşehir gölü kapladığı alan bakımından Türkiye’nin 3. ayrıca en büyük tatlı su gölüdür. Su seviyesine göre (1121-1125 m) 615 ile 745 km2 ‘lik bir alanı kaplar.
Oluşumu bakımından tektonik meşeyli, karstik bir göldür.Uzaydan çekilen fotoğraflardan da bariz olarak görüldüğü gibi kuzey güney yönünde faylanma gölün oluşumunda birinci dereceden etken olmuştur. Mada Adası’ndan başlayan ve Manavgat-Köprüçay havzaları arasından inen Kepez Fayı’nın bu iki havzaya da su kaçırdığı mada adasındaki düdenlerde yapılan boya deneyiyle ispatlanmıştır.Gölün kuzeyindeki Hamat Burnu düdeni’yle Küre Düdeni ve hacı Akif Adası civarındaki düdenlerden kaçan sular oldukça ilgi çekicidir.Beyşehir gölü taban topografik etüdü yapılmıştır.Şimdiye kadar tespit edilen en yüksek su seviyesin de 1125 kodunda gölün hacmi 5,8 milyar m3 ve 1121 kodunda ise 2,9 milyar m3 olmuştur.
Güneşin batışı sırasında göl ve Anamas Dağı’nın birlikteliği sayesinde mükemmel bir manzara ortaya çıkar. Öyle ki Beyşehir Gölü üzerindeki güneş batarken oluşan gurup dünyaca ünlüdür.
Beyşehir Gölü üzerinde ortalama olarak 33 tane irili ufaklı ada vardır.Gölde su seviyesine göre ada sayısı da değişmektedir.Ancak bu değişim pek önemli değildir.Başlıca adalar şunlardır.
MANA ADASI (KAZAK): Mada kelimesi Farsçada dişi hayvan manasında kullanılır.Beyşehir gölü’nün en büyük adası olup, 8220 hektar alana sahiptir.Üzerindeki Mada Köyü’nde Yörükler yaşar. Adaya 1865’te 30-40 hane kadar Kazak yerleşmiş ama daha sonra göç etmişlerdir.Bundan dolayı adaya Kazak adası da denir.
HACI AKİF ADASI: Adını, aslen Hoyranlı olan ve Beyşehir’deki ünlü tarihi evin sahibi olarak bilinen Hacı Arif Efendi’den almıştır. Adalar kümesinin güneyindedir. Beyşehir’e uzaklığı 25 km kadardır. Sarkıt ve dikitleriyle ünlü 100 m uzunluğunda bir mağarası vardır.Roma dönemine ait tapınak kalıntıları, görülmeye değer güzelliktedir.Böcek türleri yönünden zengin olan adada, bazı hayvan türlerinin üretimi de yapılmaktadır.Milli park alanı olarak koruma altına alınmıştır.
İĞDELİ ADA: En yüksek noktası 1282 metre olan ada turistik açıdan ilgiye değer güzelliktedir. Kıyıları dik ve derin olup, geniş kumsalları vardır.
ORTA ADA: İğdeli ve Aygır Adaları’nın 200 metre açığında yer alan bu ada 2500 dekarlık alana sahiptir. Diğer iki ada ile oluşturduğu boğaz çok güzeldir. Tepe noktası 1146 metredir. Çoğunlukla ardıç ağaçlarının oluşturduğu geniş bir bitki örtüsü vardır.Ada üzerindeki eski yapı kalıntıları da vardır.
KES ADALARI: İçeri ve dışarı adalar olarak da bilinir. En yüksek noktası 1134 metredir. Otlak durumunda olup 10 Kadar küçük adadan oluşur.
AYGIR ADASI: Tabii açıdan ilgi çekici nitelikleri adada koy ve kumsallar oldukça güzeldir. 1055 dekarlık alanı olup en yüksek noktası 1260 metredir.Kilise kalıntıları vardır.
KIZILADA: Eski yapı kalıntıları ve mağarası vardır.Adanın alanı 815 dekar civarındadır.
ÇEÇEN ADASI: Aşağıağıl, Terkenli, Hacı Osman ve Gavur Adası da denir. Adada çiftlik evleri ve birçok tarihi kalıntı mevcuttur. Alanı 595 dekardır. Uzun yıllar öncesinde Rumların bulunduğu ada İstiklal savaşında gösterdikleri yararlılıklardan dolayı Çeçenlere verilmiştir.
GÖLKAŞI ADASI: Gölbaşı’na uzaklığı 500 metre civarında olup 565 dekarlık alanı vardır.Adada bol miktarda ağaç mevcuttur.En yüksek noktası 1138 metredir.
EŞEK ADASI: En yüksek noktası 1139 metre alanı 140 dekardır.Seyrek de olsa ağaçlarla kaplıdır.Selçuklular dönemine ait olduğu sanılan eski yapı kalıntıları vardır. Bu yapılar Kubadabad Sarayı ile çağdaş olmalıdır.
KIZILADA: İkinci Kızılada olarak ta bilinir. Kurucuova yakınlarındaki ada, kasaba halkı tarafından ekilmektedir. En yüksek noktası 1142 metre ve alanı 110 dekar civarındır.
AKBURUN ADASI: Ömer Çavuş adası olarak da bilinir. Eski yapı kalıntıları ve mezar taşları vardır. Alanı 60 dekar civarında olan adanın en yüksek noktası 1128 metredir.
KİRSE ADASI: Adada kilise kalıntıları vardır.Alman araştırmacı Hirschfeld’in 1878′ de ziyaret ederek izlenimlerini anlattığı kalıntılar muhtemelen bunlardır. Kirse boğazı adayı Mada Adasından ayırır. Gölün en derin olduğu bölgede 18 metre ile burasıdır. Alanı 10 dekar civarında olup üzerinde kasr kalıntıları da vardır.
KIZ KULESİ: Kubadabat sarayı’nın 3,5 km kadar kuzeydoğusunda 5 dekarlık bir adadır. En yüksek noktası 1138 metredir. Kubadabad sarayının harem dairesi olarak kullanılmıştır. İlk bakışta kalın harçlı duvarlarıyla ilgi çeker. Kayalık özelliği de taşıyan ada içinde birçok eski yapı kalıntısı vardır. Bir dönem 230 Kadar kuşun barındığı ada için kuş cenneti nitelendirilmesi de yapılmıştır.
HÖYÜK ADASI: Tarıma müsait olup 20 dekarlık alanı vardır. Mezar, kemik, çanak ve çömlek kalıntıları bulunmuştur.
MINDIRAS ADASI: Mağarası ve antik kalıntılarıyla dikkati çeken bir adadır.
KÜL ADASI: Alanı 10 dekar civarında olup en yüksek noktası 118 metredir. Sonradan doldurulduğu söylenen düdeni ve bu olayı anlatan efsanesiyle ünlüdür.
Bu adalara ek olarak; Taşlı ada, Kum adası, Geyik adası, Ketlaş adası, Yılan adası, Kuşkondu adası, Yapraklı ada, Camız adası ve Afrika adlarını da saymak mümkündür.